1. Üç yıl aradan sonra ilk solo müziğinizle geri dönmek nasıl bir duygu?
Paylaşmak için müzikle geri dönmek her zaman harika hissettirir. Bu albümü yaparken harika bir süreç geçirdim. İnsanlar müzikle gerçekten bağ kuruyor gibi görünüyor ve tepkiler çok olumlu oldu, bu da umduğum her şey.
2. Müzik tarzınızın son üç yılda nasıl değiştiğini düşünüyorsunuz?
Hayatımda olduğum yerden çok mutluyum ve bunun yaptığım müziğe yansıdığını umuyorum. Daha önce hiç olmadığım kadar kendimi kabul ediyorum; kendimin daha kusurlu kısımlarını keşfetmekten ve onlara yaslanmaktan mutluyum. Stilistik olarak, bu birçok prodüksiyon seçimine ve şeyleri daha açık ve dikişsiz bırakmayı seçmeme yansıdı; kayıt yaparken kapıları açık bırakmak, orijinal bir demo vokal çekimine sadık kalmak, bir şeyin ne olabileceğini fazla düşünmemek ve olduğu gibi kalmasına izin vermek.
Ayrıca hayatı bu günlerde daha az ciddiye aldığımı düşünüyorum ve müziğin de bunu yansıtmasını umuyorum. Albüm, yapmayı sevdiğim müziğin farklı unsurlarının ve süreçlerinin bir kolajı. Koro müziğini, örnek kültürünü, canlı müziği ve elektronik müziğin daha fazla üretilmiş unsurlarını seviyorum. Tüm bunları tek bir eserde bir araya getirmek istedim.
3. Yeni albümünüzün ilham kaynağı neydi?
Albüm için asıl amacım, kendime büyük bir fikir havuzu yazmak ve bunlardan seçim yapabilmek için zaman tanımaktı. Zamanımı ayırmak ve en önemlisi eğlenmek istiyordum. Bu albümle çok seyahat ettim – birkaç stüdyo öğesi seçtim ve nereye gidersem gideyim yanımda bir kurulum götürebileceğim ve çevreme yanıt verme seçeneğim olan bir bavul içinde stüdyo oluşturdum. İspanya’da bir yerleşim yeri olan Floransa, Sri Lanka’ya seyahat ettim ve orada Bir Bunnag Ve Luke Boweryapımcıyla çalıştığım Berlin’e D’keşişyapımcıyla çalıştığım Londra’ya geri döndüm Harvey Hibe ve arada bir sürü yer var.
Tematik olarak, sorguladığım karşıt duygular arasındaki hassas çizgiye bakıyor; kendinden şüphe duymakla kendine güvenmek, yaşla gençlik, yaşamla ölüm.
4. En sevdiğiniz parça hangisi?
Sürekli değişiyor, ‘Sundown’ benim için en çok anlam ifade edenlerden biri ama şu anda favorim muhtemelen ‘There Goes The Light.’ Rahatlamak, sakinleşmek ve zamanın geçmesini izlemek hakkında çok rahat bir parça. Bunu bir Pazar günü yazıyorum, bu yüzden uygun bir Pazar parçası gibi geliyor!
5. Eylül ayında ICA’daki performansınız için sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Canlı performans için kaydedilmiş müziği yeniden yorumlamanın zorluğunu her zaman severim. Yaratım için yeni bir fırsat getiriyor ve albümdeki iki ortak yapımcı (Harvey Grant ve D’monk) da benimle sahnede olacak, bu yüzden çok eğlenceli olacak! Bir sürü güzel analog ekipmanla çevrili olacağız!
6. Jay Electronica, Little Simz ve Lil Silva ile çalıştınız. Hayatta veya ölü olsalar bile hayalinizdeki iş birlikçi kimdir?
Kendrick Lamar bu listede oldukça üst sıralarda yer alırdı. Mary Lou Williams çok fazla var.
7. Sizin için mükemmel pazar günü hangisi?
Pazar günlerini seviyorum, haftanın en sevdiğim günü. Mükemmel Pazar günüm sabah yürüyüşüne çıkmak, evde ailem için lezzetli yemekler pişirmek, biraz şarap içmek, plak çalmak ve bebeğimle dairemizde dans etmektir.
8. Sürücünüzde neler var?
Bir Juno, meyve tabağı ve birkaç şişe doğal şarap.
9. Dinleyicilerin yeni müziğinizi dinlerken ne hissetmesini umuyorsunuz?
Yükseltildi!
10. Müzisyen olmasaydınız ne olurdunuz?
Mobilya ve mimariyi çok seviyorum, bu yüzden belki bu civarda bir şey olabilir.
11. Müziğinizi yeni keşfedenlere hangi şarkıyla başlamalarını önerirsiniz ve neden?
‘Mood to Make Love’ başlamak için iyi bir yer bence çünkü şarkı benim havamı yansıtıyor. Sesim müziğimin oldukça büyük bir parçası, bu yüzden ‘Sundown (Reprise)’ gibi tamamen vokal bir şey.
12. Sahneye çıkmayı hayal ettiğiniz şehir hangisi?
Tokyo, Japonya. Hiç gitmedim ve gitmek için can atıyorum.
13. Hayranlarınız önümüzdeki yıl sizden neler bekleyebilir?
Daha fazla canlı turneye çıkacağım ve heyecan verici müzikal şeyler üzerinde çalışacağım. Stüdyoya geri dönüp daha fazla ses çıkarmak için biraz zaman bulabilmeyi umuyorum ve diliyorum!